6 Nisan 2008 Pazar

Beyoğlu...

Uzun zamandır gece Beyoğlun 'a çıkmamıştım özlemişim valla :) Hiçbir değişiklik yok nereden gelirler, hemde hepsi birden...Dolmuşları doldurup, tek biletle, otobüsle ta şehrin en uzak köşelerinden, tranvaylar, metro hattı, boğazın tüm vapurları, minibüsler, taksiler otobüsler sanki hep onlar için çalışır, arabalarını otoparklar dolar taşarda almaz... Bakar bakar da şaşar insan. Günün ve gecenin her saatinde , her anında bunca kalabalık ? Bu soru zihnimizde asılı kalır bir süre sonra hemen Beyoğlu'nun büyülü atmosferinde uçar gider önemini yitirir. Beyoğlu İstanbul'a olan inancın son ortak tutunma noktası, şehrin varoluşunun tek güçlü halkası. Ona bana göre İstanbul'da bir semt demek düpedüz çocukluk olur olsa olsa bir şehir başlı başına bir yanılsamalar ülkesi. Yılbaşı, yılsonu, bayram , doğum günü, sevgililerin buluşma yerleri, maç öncesi ve çıkışı , tüm dini - milli - siyasi davalar hesaplaşmalar Beyoğlu'na bahane. Sanki bekler seni çağırır ve içine alır. Türkü barlarında halay başı, teras kafelerinde dj ve alkol, müzik marketlerinde günde yüz kere arka arkaya çalan şarkı, korsan cd tezgahları sokak müzizyenlerin önüne atılan 1 ytl...

Yanılsamalar meydana adımınızı atar atmaz başlar. Sanki Beyoğlu herşeydir herşeyi yapabilirsiniz burada. Meyhaneden çıkıp caz cafelere,rock barlara, türkü barlara takılabilir pasajları ,sinemaları ,balık pazarını gezebilirsin. Kitapçılara uğrayıp kitap ve cd bakabilirsin. Sonra Markiz de iki kadeh şarabını içer evine yollanırsın :) Bir şenliktir Beyoğlu Dün, Bugün, Yarın ve daima...
Beyoğlu sen herşeyinle güzelsin...

Hiç yorum yok: