28 Mart 2008 Cuma

Yorgunum !!!...

Bahar geldi en ufağından en büyüğüne, doğadaki tüm bitkiler sanki yarışırcasına tomurcuklanıp canlanırken, iş yerimizdeki şeftali ağacı gibi bütün ağaçlar birer birer güzelim çiçeklerini açarken benim üzerindeki bu berbat yorgunluk halsizlik miskinlik niye? Bu yorgunluğa üç gündür esen deli rüzgar lodosunda etkisi oldu ister istemez vücutta kırgınlık ve baş ağrısı oluyor. Ne çalışmak geliyor içimden nede hesap kitapla uğraşmak zaten oda yok :) Havaların ısınmasını, deniz kenarında olmak tembel tembel bankların üzerinde oturmak martıların süzülüşünü izlemek istiyorum…

22 Mart 2008 Cumartesi

Aşk Her Yerde & Deney

Love Actually (Aşk Her Yerde), herşeyden önce bir ünlüler geçidi olarak belleğimdeki yerini aldı. İngiltere'de ne kadar aktör, aktrist varsa bir araya getirip hadi bir aşk filmi yapalım demişler, Love Actually ortaya çıkmış.Hugh Grant'ten, Liam Neeson'a kadar pek çok yıldızdan oluşmaktadır.10 romantik komedi filminin bir araya geldiği tek bir film. Yılbaşından 2 ay önce Londra’da geçen hepsi birbirinden eğlenceli ve dokunaklı hikayeler. Şaka bir yana aşk filmin adı gibi heryerde. Çocukluk aşkı, yaşlılık aşkı, arkadaşımın aşkısın durumları, andropoz aşkları hatta İngiltere Başakanı'nın aşkı. Herbiri ayrı bir senaryo olabilecek küçük aşk öyküleri o kadar güzel sentezlenmiş ki.. Ve bunu yaparken, hiçbir öykü eğreti durmamış, hiçbir öykü başöykü olmamış. Hugh Grant'ın yan rolde kaldığı ilk romantik aşk komedisi. Adamımsın Hugh :)

Das Experiment (Deney) , şu ana kadar izlediğim en iyi psikolojik gerilim filmlerden birisi. Fight club tan sonra beni en etkileyen film bu oldu. Zimbardonun deneyini çok iyi anlatmışlar. Bu deney hakkında bir bilgisi olmayanları çok etkileyecek güzel bir film olmuş. İnsanın içindeki şiddet eğilimini çok iyi anlatan, gücü elinde bulunduran insanın nasıl değiştiğini gösteren oldukça iyi bir yapım. Ben bu Moritz Bleibtreu'a bayılıyorum ya diğer filmleride gayet başarılı (Koş Lola Koş, Temek Paeçacıklar, Solino, In Juli) bu filmde pek çok oyuncu hakkını vererek oynamış. Filmde en çok etkilendiğim sahne Tarık'ın Dora'nın gözyaşını öptüğü sahne :)

21 Mart 2008 Cuma







17 Mart 2008 Pazartesi

Kaçamak yaşıyoruz. Herşeyden bazen kendimizden bile kaçıyoruz. Duygularımızı paylaşmak nedense zor geliyor bize. Kendimiz bile yaşayamıyoruz ki... Hep içimize atıyoruz sevgileri, hüzünleri, mutlulukları. Kızgınlıklarımızı hep içimize atıyoruz. Aslında kendimize kızıyoruz. Karşımızdakinin hiç suçu yok " sadece o o'nun düşüncesi" diyemiyoruz. Gördüğümüz her iyilik ve kötülüğün bizden kaynaklandığını anlayamıyoruz. Volkanlar patlıyor içimizde söndüremiyoruz gözyaşlarımızı içimize akıtıyoruz. Görmüyoruz kör değiliz sadece bakıyoruz. Çevremizdekilere
sadece hareket eden birer obje olarak değerlendiriyoruz. Doğan güneşin sıcaklığını,rüzgarın getirdiği okşamayı,kuş seslerini ve hayatıhep kaçırıyoruz. Ruhumuzu bir yerlerde bıraktık bulamıyoruz...
Çok hızlı gidiyor zaman dinlenemiyoruz. Herkes ama herkes herşey üstümüze
üstümüze geliyor... Korkup kaçıyoruz sevemiyoruz sevilemiyoruz. Sevgilerimizin bile sebebi çıkar ilişkilerine dayalı. Hep bir şeyler bekliyoruz karşımızdakinden. Peki ne veriyoruz? Arkadaşlığı bile beceremiyoruz. Bazen bir merhaba demek bile zor geliyor.
"O bana dün selam vermemişti ben neden vereyim"
bile diyemiyoruz. Aslında kendimizle inatlaşıyoruz. Egomuz daima üstün geliyor sebebini bilmiyoruz. Hayatta herşey bize bağlı sen istersen dünya daha güzel.
Diğer olan biten herşey sadece araçtır...

16 Mart 2008 Pazar

Yaz gelsin

offff yaz gelse de gitsem Bodruma alsam biramı buz gibi güneşin altında uyuklasam bi kalksam yanaklarım şeftali rengi olmuş olsa :) sonra dönsem eve duşumu alıp odama çekilsem açsam müziğimi pencerelerimi de açsam rüzgar ılık ılık esse güneşin biranın duşun mahmurluğuyla uyuklasam gece olsa uyansam vakitsiz sonra alemlere aksam içsem sarhoş olsam eve gelsem balkonda uyusam sonra yine uyansam sabah ve çivi çiviyi söker diye yine plaja gitsem alsam buz gibi biramı uzansam güneşin kabağına... yanaklarım şeftali rengi olsa...

13 Mart 2008 Perşembe

Bilirmisin yüreği taşmak ne demek ? Aynı bedende çeşitli bedellerle yaşamak, bir koca hayatı sabah akşam demeden...
Zamanla gelen zamana soramamak nedir, bilirmisin ?
Bir salıncak misali...
Ne göktesindir ne yerde, Eğer yaşıyorsan sadece
Kendi gerçekliğinde !!!...

8 Mart 2008 Cumartesi

Boşluk...

Sessiz bir oda bomboş duvarlar
Gelişi güzel masaya saçılmış kağıtlar...
Kimisinde yarim cümleler, kimisinde sona yaklaşılmış ama tamamlanamayan vedalar var
Bazıları ise bomboş...
Tıbkı duvarlar gibi,
Duvardaki kırık çerçeve gibi...

4 Mart 2008 Salı

BÜGÜNLERDE...

BÜGÜNLERDE...
Kalitemiz ARTTI, keyfimiz AZALDI. Daha BÜYÜK evlerde ama daha KÜÇÜK ailelerle yasıyoruz. Konforumuz ARTTI ama zamanımız DARALDI. Diplomamız BOL ama sağduyumuz AZ. Uzmanlıklar ARTTI ama sorunlar ÇOĞALDI. İlaçlar ÇOĞALDI, hastalıklar ARTTI. Sorumsuzca para HARCIYORUZ ama az GÜLÜYORUZ. Trafikte çok HIZLIYIZ ama çabuk PARLIYORUZ. Aksam geç YATIYOR ama sabah yorgun KALKIYORUZ. Az kitap OKUYOR, çok televizyon SEYREDİYORUZ. Varlığımızı ARTTIRDIK ama değerlerimizi YİTİRDİK. Çok konuşuyor ama AZ gönül veriyor ve BOL yalan söylüyoruz. Para kazanmayı ÖGRENDİK ama yuva kurmayı BECEREMEDİK. Hayata yıllar EKLEDİK, yıllara hayat KATAMADIK. Aya kadar gidip dönmeyi BILIYORUZ ama komşumuza uğramak için karşıya GECMIYORUZ. Uzaya ULAŞTIK ama ruhun derinliklerine GİTMİYORUZ. Havayı TEMİZLEDİK ama ruhları KİRLETTİK. Atomu PARCALADIK, önyargılarımızı YIKAMADIK. Çok YAZIYOR ama az GELİŞİYORUZ. Daha çok plan YAPIYOR ama daha az sonuç ALIYORUZ. ACELE etmeyi öğrendik ama SABIRLI olmayı asla. Gelirimiz ARTTI, karakterimiz ZAYIFLADI. Tanıdıklar ÇOĞALDI ama dostlar EKSİLDİ. Çabalar ARTTI ama mutluluklar AZALDI. Bilgisayar ağları KURUYORUZ, bilgi otoyolları YARATIYORUZ ama kendi aramızda iletişimde ZORLANIYORUZ. 'Dünya barışı' der, SİLAHLANIRIZ! Daha mutlu olmak için, 'SOMURTARAK' çalışırız.
Bugünler...
Eve çift maaşın girdiği, ama çiftlerin boşandığı, Kısa seyahatlerin, Kağıt mendil gibi ilişkilerin, Yıka çık gönüllerin, Tek geceliklerin, Kilo dertlerinin ve her derde çare vitaminlerin, Vitrinlerin, Tribünlerin dolu ama gönüllerin
BOŞ OLDUĞU GÜNLER
**Alıntıdır**