14 Mayıs 2008 Çarşamba

Böyle Biri Varmı...

Sizi sizin kadar tanıyan biri;
sizi düşünen, düşünmeyi öğrenmiş, sakin, uslu, efendi...
Oturmayı kalkmayı bilen, sevmeden edemediğiniz biri.
Size sizi anlatmayı seven, sizi başkalarına anlatmayı her şeyden çok seven, sizin için çok şey yapmaya hazır biri.
Ne söylediğini bildiğinden hep emin oldugunuz, sizi tanıdığı kadar kendini ve hayatı da tanıyan biri.
Bazen düşüncesine şiddetle ihtiyaç duyduğunuz biri.
Sabahın üçünde "ayıp olur mu" diye endişelenmeden arayabildiğiniz ve üçüne beşine bakmadan size duymanız gerekenleri söyleyen, gecenin o karanlığında kalkıp ışığı yakan, masanın başına geçen biri...
Kaleminiz-kağıdınız, aynanız, saatiniz, kravatınız olan.
Bazen gölgeniz olan biri, ve bazen vicdanınız.
Eh bazen de uykusuz bıraktığınız için, vicdan azabınız olan biri...
Hayatınınızda böyle biri var mı?
Varsa;
KIYMETİNİ BİLİN...
Bugün onu arayın; hatırını sorun...

1 Mayıs 2008 Perşembe


Geç zamanların geç kalmışlıklarında yorgun düşmüş yüreğim, çaresiz üzerime düşmüş gölgenin geçmesini bekliyor.
Artık karanlıkta el yordamıyla bile yürüyemiyorum.
İlahi vuslatı bir kez daha özlerken tüm hayatı balçıkla sıvadık.
Tüm gizemi kayboldu baharın.
Yüzüstü kapaklandığım balçıktan doğrulmaya bir çabam bile yok.
Hiç kimseye ait değilim.
Ve hiç kimse, hiçbir hayat, hiçbir bahar ve hiçbir umut bana ait değil...