21 Temmuz 2007 Cumartesi

Kahve ....


Kahve bitkisi ilk olarak 10.yüzyılda Etiyopya'da keşfedilmiş.O dönemlerde "tıbbi" olarak kullanılan kahve bitkisi 5 asır sonra yemene geldi ve yeni pişirme yöntemleriyle dahada çok popüler hale geldi.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde İstanbul'a getirilen kahve büyük ilgi görmüş.Zamanla halk arasına inen kahve böylece herkezin içebilecği duruma geldi.Osmanlı'ya gelen venedik tacirlerinin bu içeceği ülkelerine taşıması sonucunda Avrupalılar kahveyle tanıştılar.
Kahve birkisi 18-24 C sıcaklıkta yetişen bir bitki olup, her türlü ortama uyum sağlamayan bir bitkidir.Oluşan kahve ağacı , yağmurlar sonrası 20bin ila 30 bin arası çiçek açar.Beyaz renkteki kahve çiçeğinin kokusu yasemine benzemektedir olgunlaştıktan iki hafta sonra çürümeye başlarlar.
1871 de Mehmet Efendinin kahveyi öğütmesiyle hazır bir şekilde gelen müşterilere sunmasıyla yakın zamanda " Kuru Kahveci Mehmet Efendi" olarak anılmaya başlandı.
Kahveden alınan tadlar ise bir başkadır.
Kahve içmeyi severim. Çayın ayrı bir yeri vardır kahvenin ayrı bir yeri vardır bende.
Kuşkusuz içilen kahve aynıdır ama hangi mekanda içtiğin ve kiminle içtiğin benim için daha bir keyif haline dönüşür.
Sahilde oturduğun rüzgarlı bir günde, en sevdiğin dostun ağlarken içtiğin kahvenin tadı kederlidir... Kehvenin telvesine yüreğinin acısı karışır..
Bir pazar öğle sonrası annenin " hadi kahve yap da içelim " dediği kahve huzurludur. Köpükleri annenin gözbebeklerine yansır. Dudağının kıyısında kalan küçük bir gülümsemedir. Hele sonunda falda varsa deyme keyfine :) dimi...
Dostlarla içilen kahve neşelidir.. Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer şimdi olduğu gibi ...
Tek başına balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır. Acıdır tadı ama garip de bir keyfi lezzeti vardır..
Şimdi olduğu gibi beklemediğin bir anda uzatılan kahve başkadır... İçini ısıtır insanın ...
Dedeiğimiz gibi köpüğüyle, rengiyle, dumanıyla kahve aynı kahvedir ama içilen kahveler ruhunun süzgeçinden geçer ve içimizdeki tadları değiştirir..

Hiç yorum yok: